Özel Öğrenme Güçlüğü

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ NEDİR?

Özel öğrenme güçlüğü, bireylerin zeka düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, okuma, yazılı anlatım ve/veya matematik seviyelerinin beklenin önemli derecede altında olmasıyla tanısı konulan bir bozukluktur. Özel öğrenme güçlüğü kendini okuma bozukluğu (disleksi), yazılı anlatım bozukluğu, matematik bozukluğu şeklinde gösterebilir. Özel öğrenme güçlüğü birçok ülke ve disiplinde farklı terimlerle ifade edilmektedir. Bunlar arasında en sık kullanılanı “okuma güçlüğü” anlamına gelen “disleksi”dir.

Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!
Otizmli bir çocuk kanepede oturuyor ve üzgün bir şekilde sarılıyor
Gözlüklü otizmli çocuk ayakkabılarıyla oynuyor

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ NEDENLERİ

Özel öğrenme güçlüğü, kesin nedeni henüz açıklığa kavuşmamış bir bozukluktur. Genetik-kalıtsal etmenler ve sinir sisteminin yapısal-işlevsel bozuklukları, üzerinde en fazla durulan nedensel etmenlerdir. Yaygın olarak kabul edilen görüşe göre, özgül öğrenme bozukluğu çeşitli genetik ve çevresel etmenlerle belirlenen, biyolojik nedenlere dayalı bir bozukluktur.
Sonuç olarak Özel öğrenme güçlüğü, genetik yatkınlığın rol oynadığı, beyinde bazı anatomik ve işlevsel farklılıklar sonucunda gelişen, bilgilerin işitsel ve görsel yollarla alınması, işlenmesi, kaydedilmesi ve bunun tekrar ifadeye dökülmesi aşamalarında meydana gelen bir gelişimsel bozukluk olduğu düşünülmektedir. Bu gelişimsel sorunlar, konuşma, okuma, yazma ya da matematik becerileri için gerekli olan bilişsel işlevlerin gelişmesinde gecikme ya da sapmaya neden olmaktadır.

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ SIK GÖRÜLEN BELİRTİLER

• Okul başarısızlığı; Zorluk yaşadıkları alan veya alanlarda akademik başarısızlık. Okumayı sökememe, yavaş ve hatalı okuma, yazı hataları ve yazının bozukluğu, matematik becerilerde güçlükler, sık görülen belirtilerdir.
• Zeka Düzeyi; Normal sınırlarda veya normalin üzerindedir.
• Aktivite düzeyi; Genelde hiperaktif olabilirler. Nadiren az ve yavaş hareket etme görülebilir.
• Dikkat sorunları; Dikkatleri hemen dağılabilir. Konsantrasyon güçlüğü çekerler. Dikkatlerini gerekli sürelerde çalışılan konu üzerinde toplamakta zorlanırlar.
• Koordinasyon güçlüğü; Motor koordinasyonları zayıftır. El-göz koordinasyonuna dayalı işlerde başarısızdırlar.
• Görsel algı sorunları; Görsel ayrıştırma yetenekleri zayıftır. Harf karıştırır ters yazarlar.
• Görsel figür-zemin ayırt etme güçlüğü yaşarlar. Harf, kelime, satır atlarlar.
• Görsel hafızaları zayıftır. Uzaklık derinlik boyut algıları zayıftır.
• İşitsel algı sorunları; İşittikleri bazı harfleri karıştırırlar (f-v, b-m). İşitsel kavrama yetersizdir. Yönergeleri unutur. Dinlemiyor gibi görünürler.
• İşitsel figür-zemin ayırt etmede güçlük çekerler. İşitsel hafızaları zayıftır.
• Artikülasyon sorunları ve kendilerini ifadede yetersizlik gösterebilirler.
• Zaman algısında sorunlar; Zamanı karıştırırlar. Dün-bugün önce-sonra kavramlarını öğrenmede zorlanırlar. Saati zor öğrenirler.
• Sosyal ve duygusal sorunlar; Okuldaki başarısızlık, ders çalışma ve öğrenme motivasyonunu olumsuz yönde etkiler. Başarısızlık duygusu, özgüvenin düşmesine neden olabilir.

TANI SÜRECİ

Dünya genelinde ÖÖG’nin tanılanması yaygın olarak zekâ ölçekleriyle yapılmaktadır. Bireye önce bir zekâ ölçeği uygulanır. Zekâ ölçeğinde bireyin genel zekâ puanı (IQ) normal veya normalin üstünde ise zekâ ölçeğinin alt endekslerinin homojenliğine bakılır. Eğer endeksler arasında büyük farklılıklar var ise birey ÖÖG şüphesiyle ayrıntılı incelemeye alınır. Yukarıdaki kriterlere göre bireyin ÖÖG tanısı alıp almayacağına karar verilir. Bu karardan önce duruma göre okuma, yazma ve matematiksel işlemleri ölçen başka ölçekler de uygulanabilir.
ÖÖG’li bir birey açısından önemli olan ÖÖG tanısından çok ÖÖG’nin hangi alt tipinin var olduğunun belirlenmesidir. ÖÖG’nin birçok alt tipi olmasına rağmen yaygın olan tipler disleksi (okuma güçlüğü), disgrafi (yazma güçlüğü) ve diskalkuli (matematiksel işlem güçlüğü) şeklinde ortaya çıkmaktadır.

EĞİTİM

• Öğrenme için bir destek planı geliştirmek ve uygulamak, eğitimin temel amacıdır. Bu aşamada çocuğun yetersiz olduğu alanlar kadar, güçlü ve becerili olduğu alanları, ilgileri, davranışları da dikkate alınmalı ve çocuğa uygun bir Eğitim programı belirlenmelidir.
• Bireysel eğitim programları (zorlandığı alanlara yönelik bire bir eğitim desteği), destek yaklaşımları ve yöntemler (bilgisayar destekli uygulamalar gibi), yardımcı öğrenme yaklaşımları (eşli okuma, akran öğretmenliği gibi) ve okul desteği (ek ders, sınıfta oturma düzeni, müfredat ve sınavlarda kolaylaştırma gibi) eğitiminin temel basamaklarını oluşturmaktadır.
• Özel öğrenme güçlüğü olan çocuklarda, diğer ruhsal sorunların da sıklıkla görülebileceği (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, konuşma bozukluğu, diğer duygusal ve davranışsal sorunlar gibi) unutulmamalı, çocuk ve ergen psikiyatri değerlendirme ve takipleri sürdürülmelidir.

Çocuklar İçin Eğitim Programları

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN ALT TİPLERİ

Disleksi: Okuma güçlüğü demektir. Disleksili çocuklar okurken harfleri karıştırabilir, tersten algılayabilirler. Örneğin, “b” ile “d”yi karıştırmak gibi. Okumayı öğrenme döneminde akranlarından geride kalırlar. Okurken kelime atlama, hece atlama, harf atlama, kelimenin sonuna ekleme yapma, yavaş okuma en yaygın görülen disleksi belirtilerindendir. Uzun yıllar devam eden araştırmalar sonunda alanda en çok bulunan öğrenme güçlüğünün disleksi olduğu ortaya çıkmıştır. Disleksi özellikle harflerle sesler arasında ilişki kuramamak demektir.
Disgrafi: Yazma güçlüğü demektir. Çocuğun, yaşıtlarına göre yavaş, yanlış ve düzensiz yazması şeklinde görülebilmektedir. Disgrafi olan bireyler birçok harfi ve kelimeyi hatalı yazarlar. Yazarken harf atlamak, kelimeler arası boşluk bırakmamak, kelimenin içinde heceler arasında boşluk bırakmak, yazarken “b” ile “d”’yi karıştırmak en yaygın görülen disgrafi belirtilerindendir.
Diskalkuli: Aritmetik ya da matematik işlem güçlüğü demektir. Diskalkuli olan çocuklar; işlem yaparken yavaştırlar. Matematiksel sembolleri öğrenmeleri ve algılamaları uzun sürer. Yetişkin olduklarında bile işlemleri parmakla sayarak yaparlar.

ÖÖG’nin alt tipleri, seviyelerine göre de üçe ayrılmaktadır:

Hafif düzey: Bireyin akademik alanlardan bir veya ikisinde güçlük yaşaması olarak tanımlanmaktadır. Bu güçlükler bireyin destek hizmetleriyle aşabileceği kadar hafif düzeydedir.
Orta düzey: Bireyin iki veya daha fazla alanda “dikkat çekecek derecede” güçlük yaşaması olarak tanımlanmaktadır.
Ağır düzey: Birçok akademik alanı etkileyen becerilerin öğrenilmesinde yaşanan zorluk olarak tanımlanmaktadır. Bu düzeydeki bir bireyin okul döneminin çoğunda bireyselleştirilmiş öğretim ortamında olması gerekmektedir.

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) çoğunlukla çocukluk döneminde belirtilerin gözlemlenmeye başlandığı, hayat boyu süren nörogelişimsel bir bozukluktur. Dikkat eksikliği kişinin konsantre olmakta güçlük, konsantre olmuş bireyde ufak uyaranlarla dikkatin çabuk çelinmesi, günlük faaliyetleri planlayamama, sabır gerektiren işlerden kaçınma gibi belirtiler ile kendini gösterir. Burada önemli olan çocuğun yaşına ve sosyokültürel düzeyine uygun beklentileri belirlemek ve dikkati buna göre değerlendirmektir. Hiperaktivite ise kişinin yaşıtlarına göre daha hareketli, sabırsız veya aşırı konuşkan olmasıdır.

Otizm Danışma Hizmetleri

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu belirtileri nelerdir

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun belirtileri yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir.
Erken çocukluk dönemi: Bu döneme ait veriler kısıtlı olmakla birlikte çoğunlukla öncü belirtiler araştırılmıştır. Bu öncü belirtilerden bazıları hareketlilik, zor mizaç ve gelişimsel aksamalardır.

Okul Öncesi Dönem: Huzursuzluk, hareketlilik, öfke patlamaları, uyku sorunları sık görülmektedir. Uyku saatleri (uykuya dalmakta direnme, geç uykuya dalma, erken uyanma ya da uyku süresinin kısa olması gibi) diğer çocuklardan farklılık gösterebilir. Motor gelişimde aksamalar eşlik edebilmektedir. Bu nedenle sık düşme ve dürtüsellik nedeni ile sık bir şeklide kazalara maruz kalma görülebilmektedir. Kreş ortamında dikkat ve sabır gerektiren etkinlikleri sürdürmekte zorluk yaşayabilirler. Aileler için en çok zorluk yaratan durumlardan biri de zor mizaç özellikleri ve tutturuculuk nedeni ile kural ve sınır koymak olabilmektedir.

Okul Çağı: Okul döneminde sorunlar hem akademik alanda hem de akran ilişkilerinde yaşanabilmektedir. Dersi dinlemekte güçlük, odaklanamama, verilen görevleri tamamlayamama ya da tamamlamak için çok uzun zamana ihtiyaç duyma, ödevlerini eksik getirme, sık sık kalem silgi gibi okul gereçlerini kaybetme görülebilir. Çoğunlukla akademik becerileri dalgalanmalar göstermektedir. Bu dalgalanmalar öğretmenler tarafından sıkça tarif edilmektedir. Sınav esnasında soruyu yanlış okuma, aceleyle cevap verme, soru atlama ya da ufak hatalar nedeni ile soruyu yanlış yapma görülebilir. Çoğunlukla ödev yaparken bir yetişkinin refakatine ihtiyaç duyarlar. Bazı çocuklar sevdikleri derslerde daha iyi odaklanma performans gösterirken, bazı sevmedikleri derslerde aksine kendi performanslarının altında bir başarı gösterebilirler. Ders esnasında çok konuşma, hareketli olma, ders düzenini bozma, arkadaşlarının dikkatini bozma hareketlilik-dürtüsellik zemininde gelişen bu dönemde görülebilecek şikayetlerdir. Kuralları oyunlara uymada güçlük, acelecilik nedeni ile başlarını itme, sırada bekleyememe yaşıt ilişkisine yansıyacak sorunlardan birkaçı olarak sıralanabilir. Bazen bu davranış sorunları arkadaşlarına zarar verme olarak ortaya çıkabileceği gibi bazen de etiketlenme ve dışlanma gibi sorunlarla karşılaşabilirler.

Ergenlik Dönemi: Bu dönem genel olarak ebeveynlerin zorlandığı bir dönemdir. Ek olarak dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu da eklendiğinde tablo hem ebeveynler hem de gençler açısından biraz daha zorlaşabilir. Bu dönemde gençlerin dünyalarında birçok değişikliği beraberinde getirmektedir. Fiziksel değişim zihinsel zihinsel gelişim hızının önündedir. Ayrışma-bireyselleşme sürecinde olan genç daha fazla sorumluluk alması, aileden daha bağımsız olması bu sürecin kaçınılmaz bir sonucudur. Bir yandan değişimi algılama, kabullenme, uyum sağlama gibi süreçlerden geçerken bir yandan da artan sorumluluk ve akademik yük ile baş etmesi gerekir. Belirtiler çoğunlukla daha erken yaşlarda başlamış olur ancak bir kısım çocukta belirtiler çok şiddetli olmadığında ya da zihinsel kapasitelerinin iyi olması nedeni ile süreç tolere edilip tanı ve tedavi almadan bu yaşa gelebilmektedirler. Dikkat sorunları, planlanama becerilerindeki yetersizlikler, zamanı uygun kullanamama, öncelikleri ayırt edememe ile ilgili sorunlar bu dönemde devam etmektedir. Aşırı hareketlilik bu dönemde birçok çocukta azalmaya başlar. Öfke patlamaları, çabuk ani kararlar verme, kolay yönlendirilme, kolay provake olma, sık kazaya maruz kalma görülebilir. Risk alma davranışı akranlarına oranla daha fazla görülmektedir. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan gençlerde ödül duyarlılığı daha fazladır. Bu da hem ekran hem de diğer şeylere karşı olan bağımlılık riskini arttırmaktadır. Bu dönemde gençlerin yaşıtlarıyla daha fazla vakit geçirdiği ve ailenin kontrolünde azaldığı düşünüldüğünde üstünde önemle durulması gereken bir konudur.
Burada sayılan ve aileleri yardım almaya yönlendiren belirtiler dışında pek çok olumlu özellikleri de bulunmaktadır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar çoğunlukla öğretmenleri ve arkadaşları tarafından şakacı, enerjik, sıcak kanlı, girişken olarak tarif edilirler. Oldukça meraklıdırlar, çokça soru sorarlar. Merak öğrenmeyi tetikleyen en önemli özelliklerden biridir. Birçok zaman yetişkinleri bu özellikleri ile şaşırtırlar bazen de çaresiz bırakırlar.

Hemen İletişime Geçin Farklılıklarınıza birlikte odaklanalım